26 Haziran 2013 Çarşamba

İskender'in Lezzet Yolu

İskender’in “Lezzet” Yolu *

“O ve askerleri korkmaları gerektiğinden fazla korkmadılar”

Büyük Makedonya kralı, Büyük imparator, Büyük İskender






Babasının kurduğu fakat harekete geçiremediği ordularla, bugünkü Türkiye sınırlarında ilerleyerek Pers İmparatorluğunu ele geçirdi.Bu yazımızda Büyük İskender’in iz bıraktığı noktalardaki lezzet noktalarına teğet geçeceğiz.

İskender’in izinde ilk rotamız Çanakkale. Dünya üzerinde iki kıta da toprağı bulunan rüzgarların şehri. Hava nasıl rüzgarın da cömert davrandıysa, deniz de tüm mahsulleriyle aynı oranda eli açık davranmış bu şehre. Sadece balık değil, istiridyeleri, tarakları, böcekleri, aquadis adı verilen kum midyeleriyle, denizden çıkanı yiyengiller için gizli olmayan aleni bir cennet. Bir de unutmadan yöreye özel peynir tatlısını deneyimlemek şart, zamanında olsa bu büyük lezzet için Büyük İskender’in bile sıraya gireceğinden hiç  şüphem yok.












Sardes, Efesos ve Miletos’u geçen İskender harika bir yere ulaşmıştır “Halikarnassos” nam-ı diğer Bodrum. Şairlere,yazarlara ilham veren, içinden şarkılar geçen, “Eski tadı kalmadı-Çok kalabalıklaştı” klişelerine rağmen ayaklarınızın sizi yine götüreceği eşsiz yer. İzlediği rota düşünüldüğünde İskender’in balık sevmemesi ihitimal dışı. Belki de güneşin kızıllığının, mavi sularla düğününü seyredip, karadutlu dondurma yemiştir. Olamaz mı?













Batı Anadolu’nun fethinden sonra önce Akdeniz’e inmiş sonra da söylenceye göre Asya’ya hükmedeceğine inanılan kişinin çözebileceğine inanılan Gordion’un düğümünü kesip, Ankara üzerinden güzel atlar ülkesi Kapadokya’ya ulaşmıştır İskender. Kimsenin sakinleştiremediği vahşi bir atı, gözüne güneş gelmesini engelleyerek sakinleştiren ona Bukefalos adını veren hatta atın adına şehir kuran bir imparator olan İskender; kim bilir belki buranın atlarından ordusuna katmıştır ya da hocası Aristo’dan aldığı notları hatırlamış, yıldızların ve gökyüzünün harikulade gözlemlendiği bu eşsiz topraklarda stratejiler geliştirmiştir.Tam olarak neler yaşadı bilinmez  ama bugün oralarda olsa ordusuna bir pastırmacı ekliyor olurdu.



İskender Anadolu’da adıyla anılan şehir olan İskenderun’a geçmeden Gülek boğazından o zaman ki adıyla Klikya her zaman ki adıyla Çukurova’ya inmiştir. İskender’ in bugünün şartlarında Çukurova’nın başkenti Adana’da balıktan kebap eksenine kayması kuvvetli muhtemel. Sokaklarından kebap taşan memlekette Pers ordularıyla büyük savaşa girmeden önce kaloriyi kaçırıp bir kaç kilo aldıysa da buna kesinlikle değmiştir.

















İskender’in Yolu, zenginlikleri sınırsız Anadolu için de işlenmesi  gereken yüksek potansiyelli bir değer olarak kendisinin farkına varılmasını beklemektedir.

* HEP Dergisi Gezi Yazısı / Mehmet Ali Mesruoğlu / Ağustos 2012 / İstanbul

@canim_cekti

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder