İskender’in “Lezzet” Yolu *
“O ve askerleri korkmaları gerektiğinden fazla korkmadılar”
Büyük Makedonya kralı, Büyük imparator, Büyük İskender
Babasının kurduğu fakat harekete geçiremediği ordularla, bugünkü
Türkiye sınırlarında ilerleyerek Pers İmparatorluğunu ele geçirdi.Bu yazımızda
Büyük İskender’in iz bıraktığı noktalardaki lezzet noktalarına teğet geçeceğiz.
İskender’in izinde ilk rotamız Çanakkale. Dünya üzerinde iki
kıta da toprağı bulunan rüzgarların şehri. Hava nasıl rüzgarın da cömert
davrandıysa, deniz de tüm mahsulleriyle aynı oranda eli açık davranmış bu
şehre. Sadece balık değil, istiridyeleri, tarakları, böcekleri, aquadis adı
verilen kum midyeleriyle, denizden çıkanı yiyengiller için gizli olmayan aleni
bir cennet. Bir de unutmadan yöreye özel peynir tatlısını deneyimlemek şart,
zamanında olsa bu büyük lezzet için Büyük İskender’in bile sıraya gireceğinden
hiç şüphem yok.
Sardes, Efesos ve Miletos’u geçen İskender harika bir yere
ulaşmıştır “Halikarnassos” nam-ı diğer Bodrum. Şairlere,yazarlara ilham veren,
içinden şarkılar geçen, “Eski tadı kalmadı-Çok kalabalıklaştı” klişelerine
rağmen ayaklarınızın sizi yine götüreceği eşsiz yer. İzlediği rota
düşünüldüğünde İskender’in balık sevmemesi ihitimal dışı. Belki de güneşin
kızıllığının, mavi sularla düğününü seyredip, karadutlu dondurma yemiştir. Olamaz
mı?
İskender Anadolu’da adıyla anılan şehir olan İskenderun’a
geçmeden Gülek boğazından o zaman ki adıyla Klikya her zaman ki adıyla
Çukurova’ya inmiştir. İskender’ in bugünün şartlarında Çukurova’nın başkenti
Adana’da balıktan kebap eksenine kayması kuvvetli muhtemel. Sokaklarından kebap
taşan memlekette Pers ordularıyla büyük savaşa girmeden önce kaloriyi kaçırıp
bir kaç kilo aldıysa da buna kesinlikle değmiştir.
İskender’in Yolu, zenginlikleri sınırsız Anadolu için de
işlenmesi gereken yüksek potansiyelli
bir değer olarak kendisinin farkına varılmasını beklemektedir.
* HEP Dergisi Gezi Yazısı / Mehmet Ali Mesruoğlu / Ağustos 2012 / İstanbul
@canim_cekti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder